Öksürüğünüz geçmek bilmiyorsa bu mucizevi doğal bitkilere yönelin..
Soğuk havanın iyice kendini gösterdiği bu günlerde soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklarla kendini gösteren öksürüğü geçirmenin doğal yöntemleri de bulunuyor. İşte ilaç kadar etkili ve tamamen doğal şifalı bitkiler…
Ihlamur
Nane
Isırgan otu
Kuşburnu
Zerdeçal
Tarçın
Meyan kökü
Adaçayı
Karanfil
ZencefilKaynak.7gunsaglik.com
Kasım Sonuna Kadar Grip Aşısı Olunabilir
Soğuk kış günlerinin en popüler hastalığı gripten korunmak için geç değil..
Influenza adı verilen virüslerle gelişen, solunum yoluyla vücuda giren, bir enfeksiyon hastalığı olan grip, genellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlar şeklinde kendini gösteriyor. Hastalıktan korunmanın en etkin çözümü olan grip aşısı için ise vakit daralıyor. Bu nedenle özellikle aşının Kasım sonuna kadar yapılması son derece önemli. İzleyen dönemde de risk grupları başta olmak üzere mutlaka ciddiye alınmalı.
Bayındır Hastanesi Söğütözü Enfeksiyon Hatalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir, bu sebeple, gribe yakalanmak istemeyenlerin çok geç olmadan grip aşısı yaptırması gerektiğini vurguluyor. Grip aşısının koruculuğuyla ilgili de bilgiler veren Dr. Aslı Karademir, ‘Kış aylarında sıklıkla gözlenen grip ve sonrasında gelişebilecek hastalıklardan korunmada etkili yollardan biri grip aşısıdır. Grip aşısı uygulandıktan ortalama 10 – 15 gün sonra koruyucu antikor düzeyi oluşmaya başlar. Sağlıklı genç erişkinlerde %70 – 90 oranında grip belirtilerini önleyebilir. Yaşlılarda ve altta yatan kronik hastalığı olan bireylerde koruyucu antikor oluşumu daha az olduğu için, koruyuculuk oranı %30 – 40’lara düşebilir. Ancak bu bireylerde gribe yakalanmayı önlemese de, diğer olumsuz etkilerin ortaya çıkışını azaltarak, hastaneye yatış ve ölüm oranlarını düşürdüğü yapılan çalışmalarla gösterilmiştir’ dedi.
Risk grubundakiler için aşı şart
Griple gelişebilen, ağır seyirli enfeksiyon kliniğinin neden olduğu iş gücü kaybını ve ekonomik kaybı önleyebilmek için, özellikle risk grubunda sayılan bireylerin mutlaka aşılanmalarını öneren Dr. Aslı Karademir, risk grubundaki kişileri şöyle sıraladı: ’65 yaşın üzerindeki bireyler, kronik hastalığı olan kişiler; kronik obstrüktif akciğer hastalığı (astım, kronik bronşit vb.), kalp hastalıkları, diyabetikler, kronik karaciğer ve böbrek hastalıkları, bakımevlerinde yaşayan ve kronik hastalığı olanlar, kalıtsal hemoglobin bozukluğu olanlar, risk grubu hastalarıyla yakın temasta olan ve bakımını üstlenen kişiler, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış olan hastalar, HIV/AIDS hastaları, kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar, kemoterapi, radyoterapi uygulananlar, steroid alanlar, 6 ay ile 18 ay arasında olup uzun süreli aspirin tedavisi alanlar, sağlık çalışanları, ilk 3 aydan sonraki gebelik dönemindekiler ve altı aydan büyük bebekler.’ Ayrıca aşı yoluyla korunmak isteyen tüm bireyler aşılanabilir.
Dr. Karademir, ayrıca, yumurta alerjisi olanların, geçmiş yıllarda yapılan grip aşısında ciddi reaksiyon gelişen kişilerin, Guillian-Barre Sendromu olanların grip aşısı olmaması gerektiğini açıkladı ve ateşli hastalık geçiren bireylerin ise iyileştikten sonra aşılanmalarının uygun olacağını söyledi.
Virüsün yayılmaması grip hastalarının elinde
Grip hastalarının virüsün bulaşıcılığını azaltmaları için yapması gerekenleri de belirten Bayındır Hastanesi Söğütözü Enfeksiyon Hatalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir, ‘Hasta bireylerin başkalarıyla öpüşmemesi, kucaklaşmaması ve tokalaşmaması gerekir. Öksürük, hapşırık yoluyla sekresyonlar ellere bulaşacağı için, ortak kullanım gereçlerine temas etmeden önce mutlaka ellerini yıkamaları önerilir. Hastaların kalabalık ortamlara girmemeleri, evlerinde istirahat etmeleri, zorunlu koşullarda maskeyle sokağa çıkmaları bulaşmaları azaltmada önemlidir’ dedi.
Kaynak.7gunsaglik.com
Influenza adı verilen virüslerle gelişen, solunum yoluyla vücuda giren, bir enfeksiyon hastalığı olan grip, genellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlar şeklinde kendini gösteriyor. Hastalıktan korunmanın en etkin çözümü olan grip aşısı için ise vakit daralıyor. Bu nedenle özellikle aşının Kasım sonuna kadar yapılması son derece önemli. İzleyen dönemde de risk grupları başta olmak üzere mutlaka ciddiye alınmalı.
Bayındır Hastanesi Söğütözü Enfeksiyon Hatalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir, bu sebeple, gribe yakalanmak istemeyenlerin çok geç olmadan grip aşısı yaptırması gerektiğini vurguluyor. Grip aşısının koruculuğuyla ilgili de bilgiler veren Dr. Aslı Karademir, ‘Kış aylarında sıklıkla gözlenen grip ve sonrasında gelişebilecek hastalıklardan korunmada etkili yollardan biri grip aşısıdır. Grip aşısı uygulandıktan ortalama 10 – 15 gün sonra koruyucu antikor düzeyi oluşmaya başlar. Sağlıklı genç erişkinlerde %70 – 90 oranında grip belirtilerini önleyebilir. Yaşlılarda ve altta yatan kronik hastalığı olan bireylerde koruyucu antikor oluşumu daha az olduğu için, koruyuculuk oranı %30 – 40’lara düşebilir. Ancak bu bireylerde gribe yakalanmayı önlemese de, diğer olumsuz etkilerin ortaya çıkışını azaltarak, hastaneye yatış ve ölüm oranlarını düşürdüğü yapılan çalışmalarla gösterilmiştir’ dedi.
Risk grubundakiler için aşı şart
Griple gelişebilen, ağır seyirli enfeksiyon kliniğinin neden olduğu iş gücü kaybını ve ekonomik kaybı önleyebilmek için, özellikle risk grubunda sayılan bireylerin mutlaka aşılanmalarını öneren Dr. Aslı Karademir, risk grubundaki kişileri şöyle sıraladı: ’65 yaşın üzerindeki bireyler, kronik hastalığı olan kişiler; kronik obstrüktif akciğer hastalığı (astım, kronik bronşit vb.), kalp hastalıkları, diyabetikler, kronik karaciğer ve böbrek hastalıkları, bakımevlerinde yaşayan ve kronik hastalığı olanlar, kalıtsal hemoglobin bozukluğu olanlar, risk grubu hastalarıyla yakın temasta olan ve bakımını üstlenen kişiler, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış olan hastalar, HIV/AIDS hastaları, kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar, kemoterapi, radyoterapi uygulananlar, steroid alanlar, 6 ay ile 18 ay arasında olup uzun süreli aspirin tedavisi alanlar, sağlık çalışanları, ilk 3 aydan sonraki gebelik dönemindekiler ve altı aydan büyük bebekler.’ Ayrıca aşı yoluyla korunmak isteyen tüm bireyler aşılanabilir.
Dr. Karademir, ayrıca, yumurta alerjisi olanların, geçmiş yıllarda yapılan grip aşısında ciddi reaksiyon gelişen kişilerin, Guillian-Barre Sendromu olanların grip aşısı olmaması gerektiğini açıkladı ve ateşli hastalık geçiren bireylerin ise iyileştikten sonra aşılanmalarının uygun olacağını söyledi.
Virüsün yayılmaması grip hastalarının elinde
Grip hastalarının virüsün bulaşıcılığını azaltmaları için yapması gerekenleri de belirten Bayındır Hastanesi Söğütözü Enfeksiyon Hatalıkları Uzmanı Dr. Aslı Karademir, ‘Hasta bireylerin başkalarıyla öpüşmemesi, kucaklaşmaması ve tokalaşmaması gerekir. Öksürük, hapşırık yoluyla sekresyonlar ellere bulaşacağı için, ortak kullanım gereçlerine temas etmeden önce mutlaka ellerini yıkamaları önerilir. Hastaların kalabalık ortamlara girmemeleri, evlerinde istirahat etmeleri, zorunlu koşullarda maskeyle sokağa çıkmaları bulaşmaları azaltmada önemlidir’ dedi.
Kaynak.7gunsaglik.com
Arap Dünyası Sarı Humma Riski Altında
Sudan’da şu sıralar sarı humma hastalığı gündemde. Ciddi bir salgın yaşanıyor ve aşılama başlatıldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Sudan’ın Darfur bölgesinde baş gösteren sarı humma salgını nedeniyle 2,4 milyon kişiyi kapsayacak bir aşı kampanyası başlattığını bildirdi.
BM İnsani İlişkiler Koordinasyon Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Hartum kentindeki Sağlık Bakanlığı’na ilk etapta 800 bin doz aşının teslim edildiği belirtildi.
Sudan’da Eylül ayında patlak veren sarı humma salgında son raporlara göre şüpheli 459 vakadan 116’sının öldüğü açıklandı.
Uzmanlar, Darfur bölgesinde yılın bu döneminde yoğun yağışlar yaşandığını, bu durumun hastalık taşıyan sivrisinekler için ek üreme alanları oluşturduğunu vurguluyor.
Sudan hükümeti, 2003 yılından beri, Darfur bölgesinin ücra kesimlerinde isyancı gruplarla çatışıyor. Bu çatışmalarda 300 binden fazla kişinin öldüğü, sağlık ve bakım hizmetlerinin ise kaos nedeniyle bölge halkına ulaştırılamadığı kaydediliyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
Birleşmiş Milletler (BM) Sudan’ın Darfur bölgesinde baş gösteren sarı humma salgını nedeniyle 2,4 milyon kişiyi kapsayacak bir aşı kampanyası başlattığını bildirdi.
BM İnsani İlişkiler Koordinasyon Dairesi tarafından yapılan açıklamada, Hartum kentindeki Sağlık Bakanlığı’na ilk etapta 800 bin doz aşının teslim edildiği belirtildi.
Sudan’da Eylül ayında patlak veren sarı humma salgında son raporlara göre şüpheli 459 vakadan 116’sının öldüğü açıklandı.
Uzmanlar, Darfur bölgesinde yılın bu döneminde yoğun yağışlar yaşandığını, bu durumun hastalık taşıyan sivrisinekler için ek üreme alanları oluşturduğunu vurguluyor.
Sudan hükümeti, 2003 yılından beri, Darfur bölgesinin ücra kesimlerinde isyancı gruplarla çatışıyor. Bu çatışmalarda 300 binden fazla kişinin öldüğü, sağlık ve bakım hizmetlerinin ise kaos nedeniyle bölge halkına ulaştırılamadığı kaydediliyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
Kalbinizi Koruyan 24 Besin Önerisi
Taze otlar.
Tuz, şeker ve trans yağlardan uzak taze otlar çok şifalıdır. Kalp sağlığını destekler. Kalp hastalığı, tansiyon, felç, yüksek kolesterol ve diyabetle savaşırlar. Biberiye, adaçayı, kekik antioksidan deposudur.
Siyah Fasulye.
Folik asit, antioksidan, magnezyum ve lif içerir. Kalbe ve kolesterole iyi gelir, kan şekerini düşürür. Konserve fasulyeyi çorba ve salatalarda kullanabilirsiniz. Ekstra tuzdan kaçının.
Kırmızı Şarap.
1 kadeh kırmızı şarap kalbe iyi gelir. Antioksidanlar kalbin arter duvarlarını koruyabilir. İyi kolesterolünüzü artırır ve destekler. Aşırı alkol tüketmeyin ilaçla alkol almayın.
Omega 3 ve Somon.
Somon ya da beyaz ton balığı yiyin. Omega 3 yağlarını alın. Uskumru, ringa balığı, göl alabalığı, sardalye, hamsi tüketin.
Sızma Zeytinyağı.
Polifenoller ve antioksidanlar kalp sağlığını korur. Doymuş yağlardan uzak durun kolesterolü kalorisi düşük sağlıklı yağları tüketin.
Ceviz.
Günde bir avuç ceviz tüketin. Omega 3, tekli doymamış yağ ve lif kaynağıdır. Kalorisi azdır. Bir avuç cevizde 300 kalori vardır. Cips yerine bunu tüketin.
Badem.
Rendelenmiş bademi yemeklerde, salata ve tatlılarda kullanın ya da yiyin. Kalbe, şekere, tansiyon ve kolesterole iyi gelir.
Soya Fasulyesi.
Mezeler için harikadır. Kandaki trigliserid seviyesini düşürür. Protein ve lif içerir, kolesterol düşürür.
Soya Peyniri, Tofu.
Kırmızı et kadar protein içerir. Kalbi korur, mineral, lif ve iyi yağları içerir. Arterleri korur.
Tatlı Patates.
A vitamini, lif ve likopen içerir.
Portakal.
Kan basıncını düzenler. Potasyum, C vitamini, lif ve antioksidan içerir.
Diğer besinler:
Pazı, havuç, arpa, yulaf, keten tohumu, düşük yağlı yoğurt, sterollü gıdalar, kahve, kırmızı biber, deniz tuzu, kiraz ve böğürtlendir..Kaynak.7gunsaglik.com
Tuz, şeker ve trans yağlardan uzak taze otlar çok şifalıdır. Kalp sağlığını destekler. Kalp hastalığı, tansiyon, felç, yüksek kolesterol ve diyabetle savaşırlar. Biberiye, adaçayı, kekik antioksidan deposudur.
Siyah Fasulye.
Folik asit, antioksidan, magnezyum ve lif içerir. Kalbe ve kolesterole iyi gelir, kan şekerini düşürür. Konserve fasulyeyi çorba ve salatalarda kullanabilirsiniz. Ekstra tuzdan kaçının.
Kırmızı Şarap.
1 kadeh kırmızı şarap kalbe iyi gelir. Antioksidanlar kalbin arter duvarlarını koruyabilir. İyi kolesterolünüzü artırır ve destekler. Aşırı alkol tüketmeyin ilaçla alkol almayın.
Omega 3 ve Somon.
Somon ya da beyaz ton balığı yiyin. Omega 3 yağlarını alın. Uskumru, ringa balığı, göl alabalığı, sardalye, hamsi tüketin.
Sızma Zeytinyağı.
Polifenoller ve antioksidanlar kalp sağlığını korur. Doymuş yağlardan uzak durun kolesterolü kalorisi düşük sağlıklı yağları tüketin.
Ceviz.
Günde bir avuç ceviz tüketin. Omega 3, tekli doymamış yağ ve lif kaynağıdır. Kalorisi azdır. Bir avuç cevizde 300 kalori vardır. Cips yerine bunu tüketin.
Badem.
Rendelenmiş bademi yemeklerde, salata ve tatlılarda kullanın ya da yiyin. Kalbe, şekere, tansiyon ve kolesterole iyi gelir.
Soya Fasulyesi.
Mezeler için harikadır. Kandaki trigliserid seviyesini düşürür. Protein ve lif içerir, kolesterol düşürür.
Soya Peyniri, Tofu.
Kırmızı et kadar protein içerir. Kalbi korur, mineral, lif ve iyi yağları içerir. Arterleri korur.
Tatlı Patates.
A vitamini, lif ve likopen içerir.
Portakal.
Kan basıncını düzenler. Potasyum, C vitamini, lif ve antioksidan içerir.
Diğer besinler:
Pazı, havuç, arpa, yulaf, keten tohumu, düşük yağlı yoğurt, sterollü gıdalar, kahve, kırmızı biber, deniz tuzu, kiraz ve böğürtlendir..Kaynak.7gunsaglik.com
Koah Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?
Koah, pek çok kişinin çok yakından tanıdığı, sigara içenlerin başından geçen, dönüşü olmayan bir hastalık olduğu için erken teşhis çok büyük bir önem arz etmektedir. Koah hastalığı, akciğerin kaybedilmesine neden olmaktadır.
Koah hastalığının teşhisi; sürekli öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi belirtilerin var olmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin oluşması sonucu akciğer kapasitesinde azalma gerçekleşmektedir. Hastalık sonucu akciğerin Tamamen veya çok daha ağır bir duruma düşmemesi adına en kısa sürede koah’la ilgili bir hekime başvurarak hastalığın daha fazla ilerlemesine engel olunmalıdır.
Koah hastalığının teşhisi için kişilerde bulunması gereken durumlar;
1. Sigara kullanımı
2. Uzun süreli olarak devam eden balgam, öksürük ve nefes darlığı şikâyetleridir.
Yukarıda bulunan şikâyetlere sahip olan ve sigara kullanan kişiler solunum testi sayesinde kolayca koah testini gerçekleştirebilirler. Çok kolay ve kısa bir uygulama olan işlem sayesinde sadece derin bir nefes alarak ağzınızda bulunan hortuma üfleyerek koah’la ilgili teşhisi gerçekleştirmek mümkündür.
Yapılan test sonucu koah hastalığının dercesine göre uygun bir tedavi şekli uygulanarak, dönüşü olmayan bu hastalığın daha fazla ilerlemesi engellenebilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Koah hastalığının teşhisi; sürekli öksürük, balgam ve nefes darlığı gibi belirtilerin var olmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin oluşması sonucu akciğer kapasitesinde azalma gerçekleşmektedir. Hastalık sonucu akciğerin Tamamen veya çok daha ağır bir duruma düşmemesi adına en kısa sürede koah’la ilgili bir hekime başvurarak hastalığın daha fazla ilerlemesine engel olunmalıdır.
Koah hastalığının teşhisi için kişilerde bulunması gereken durumlar;
1. Sigara kullanımı
2. Uzun süreli olarak devam eden balgam, öksürük ve nefes darlığı şikâyetleridir.
Yukarıda bulunan şikâyetlere sahip olan ve sigara kullanan kişiler solunum testi sayesinde kolayca koah testini gerçekleştirebilirler. Çok kolay ve kısa bir uygulama olan işlem sayesinde sadece derin bir nefes alarak ağzınızda bulunan hortuma üfleyerek koah’la ilgili teşhisi gerçekleştirmek mümkündür.
Yapılan test sonucu koah hastalığının dercesine göre uygun bir tedavi şekli uygulanarak, dönüşü olmayan bu hastalığın daha fazla ilerlemesi engellenebilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Hamile Kalmak İçin Sperm Değerleri
Tüp Bebek
Hamile Kalmak İçin Gerekli Sperm Miktarı
Bu belirlenmiş değerler nedir?
Örneğin en az 1 litrelik menide 20 milyon sperm olması gerekiyor. Bunun da en az yüzde 50′sinin (günümüzde bu rakam yüzde 30′a kadar indirildi), yüzde 30′unun ileriye doğru hareket ediyor olması gerekiyor. Bu ileriye doğru hareket etme dışında en az yüzde 5′inin de normal şekilde olması şart. Spermin klasik bir şekli var. Baş, boyun ve kuyruktan oluşuyor. Bunların normal sınırlarda olması o erkeğin üreme kabiliyetinin olduğunu kanıtlıyor. Spermin şekli de ayrı bir kriter. Bu konuda tüm dünyada kabul gören 2 önemli parametre var. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kriteri ve Kruger Testi. Kruger Testi, sperm şekline göre yapılan özel bir değerlendirmedir. Sonuçlar infertilite tedavisinin planlanmasında önemli. Şöyle ki: Yüzde 14 ve üzeri normal kabul ediliyor. Bu doğal ilişki veya aşılamaya uygun olduğunun göstergesidir. Yüzde 5 ila 13 sınırdır ki burada yıkama sonuçlarına ve diğer risk faktörlerine göre karar vermek gerekir. Yüzde 4 ve altındaki bir değer ise mutlaka tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyulduğunu kanıtlar. Kruger kriteri azaldıkça spermin yumurtayı dölleme yeteneği de azalmaktadır.
Hangi Meyve Kaç Kalori?
Hangi Meyve Kaç Kalori?
Sperm Üretimi herhangi bir ürünün imalatına benziyor mu?
Sperm, testis (en iyi karşılığı erkek yumurtalığı demek) içinde imal ediliyor. Bu imalat süreci, epididim adı verilen ince uzun bir yol boyunca gerçekleşiyor. Bunu televizyon ya da otomobil üreten bir fabrikanın üretim bandına benzetebiliriz. Bandın başında sadece karoserden ibaret olan araba bandın diğer ucundan kullanıma hazır olarak çıkar. İşte sperm de aynı şekilde yapılıyor. Epididim’m bir ucunda yapılmaya başlanıyor ve öbür uçtan matür yani olgunlaşmış sperm olarak çıkıyor. Bütün bu maturasyon yaklaşık 2,5 ay sürüyor. Epididim’i bir yün yumağı gibi düşünün. Bu yumağı iki ucundan tutup açarsak toplam 2,5 metre olduğunu görürüz. Yani sperm testiste, yün yumağı gibi sarılmış epididim de toplam 72 günlük sürede yapılıyor. Erkeği, kadınlardan ayıran temel özelliklerden bir tanesi işte budur. Erkekte bu sperm üretimi bütün ömrü boyunca devam ediyor. İlerleyen yaşlarda biraz daha azalıyor ama üretim hiç durmuyor. Erkek bu konuda kadına göre çok şanslı.
Kaynak.7gunsaglik.com.tr
Hamile Kalmak İçin Gerekli Sperm Miktarı
Bu belirlenmiş değerler nedir?
Örneğin en az 1 litrelik menide 20 milyon sperm olması gerekiyor. Bunun da en az yüzde 50′sinin (günümüzde bu rakam yüzde 30′a kadar indirildi), yüzde 30′unun ileriye doğru hareket ediyor olması gerekiyor. Bu ileriye doğru hareket etme dışında en az yüzde 5′inin de normal şekilde olması şart. Spermin klasik bir şekli var. Baş, boyun ve kuyruktan oluşuyor. Bunların normal sınırlarda olması o erkeğin üreme kabiliyetinin olduğunu kanıtlıyor. Spermin şekli de ayrı bir kriter. Bu konuda tüm dünyada kabul gören 2 önemli parametre var. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kriteri ve Kruger Testi. Kruger Testi, sperm şekline göre yapılan özel bir değerlendirmedir. Sonuçlar infertilite tedavisinin planlanmasında önemli. Şöyle ki: Yüzde 14 ve üzeri normal kabul ediliyor. Bu doğal ilişki veya aşılamaya uygun olduğunun göstergesidir. Yüzde 5 ila 13 sınırdır ki burada yıkama sonuçlarına ve diğer risk faktörlerine göre karar vermek gerekir. Yüzde 4 ve altındaki bir değer ise mutlaka tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyulduğunu kanıtlar. Kruger kriteri azaldıkça spermin yumurtayı dölleme yeteneği de azalmaktadır.
Hangi Meyve Kaç Kalori?
Hangi Meyve Kaç Kalori?
Sperm Üretimi herhangi bir ürünün imalatına benziyor mu?
Sperm, testis (en iyi karşılığı erkek yumurtalığı demek) içinde imal ediliyor. Bu imalat süreci, epididim adı verilen ince uzun bir yol boyunca gerçekleşiyor. Bunu televizyon ya da otomobil üreten bir fabrikanın üretim bandına benzetebiliriz. Bandın başında sadece karoserden ibaret olan araba bandın diğer ucundan kullanıma hazır olarak çıkar. İşte sperm de aynı şekilde yapılıyor. Epididim’m bir ucunda yapılmaya başlanıyor ve öbür uçtan matür yani olgunlaşmış sperm olarak çıkıyor. Bütün bu maturasyon yaklaşık 2,5 ay sürüyor. Epididim’i bir yün yumağı gibi düşünün. Bu yumağı iki ucundan tutup açarsak toplam 2,5 metre olduğunu görürüz. Yani sperm testiste, yün yumağı gibi sarılmış epididim de toplam 72 günlük sürede yapılıyor. Erkeği, kadınlardan ayıran temel özelliklerden bir tanesi işte budur. Erkekte bu sperm üretimi bütün ömrü boyunca devam ediyor. İlerleyen yaşlarda biraz daha azalıyor ama üretim hiç durmuyor. Erkek bu konuda kadına göre çok şanslı.
Kaynak.7gunsaglik.com.tr
Hindistan Cevizi Yağının Faydaları Nelerdir?
Hindistancevizi yağının sağlığa birçok faydası var. Doğal bir ilaç gibi adeta.
Doymuş yağ yani sağlıklı yağları içeren birkaç bitkisel yağdan biri olarak biliniyor. Hindistan cevizi yağı laurik ( antibakteriyel, antiviral ve antioksidan özelliklere sahip) bir yağa sahip. Bu asitler metabolizmayı hızlandırıryor bu nedenle kilo vermeyi kolaylaştırıyor. Trigliserid seviyemizi düzenliyor. Tiroid fonksiyonumuzu düzene sokuyor.
Tiroidle ilgili problemleri önlüyor. Antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahip yani mikroplardan hastalıklardan koruyor. Kan basıncını düzenlediğinden tansiyon hastaları için mükemmel. Kolesterolü dengeliyor. Diyabeti kontrol altına alıyor şeker yükselmesini önlüyor. Kemik gücünü sağlıyor osteoporozu önlüyor.
Sindirimi rahatlatıyor. Kanseri bir dereceye kadar önlüyor. Saç ve cilde iyi geliyor güzel görünmelerini sağlıyor. Kalp hastalıklarını önlüyor. Stresi azaltıp bağışıklığı güçlendiriyor. Lipidleri yani yağ oranını azaltarak özellikle bel çevresini inceltiyor ve zayıflatıyor.
Soya ve hindistan cevizi yağı bu konuda başarılı. Kolesterolü dengelemesi de çok mühim bir özelliği. İçeriğindeki konjuge linoleik asit ise zayıflamayı hızlandırıyor. Organik GDO’suz doğal ürünleri seçmeye çalışın. Ekmek, yulaf ezmesi, patlamış mısır, sebze yemekleri, tatlılar ve salatalarda bu yağ kullanılabilir. Bu yağ ayrıca protein ve lif içeriyor. .Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Doymuş yağ yani sağlıklı yağları içeren birkaç bitkisel yağdan biri olarak biliniyor. Hindistan cevizi yağı laurik ( antibakteriyel, antiviral ve antioksidan özelliklere sahip) bir yağa sahip. Bu asitler metabolizmayı hızlandırıryor bu nedenle kilo vermeyi kolaylaştırıyor. Trigliserid seviyemizi düzenliyor. Tiroid fonksiyonumuzu düzene sokuyor.
Tiroidle ilgili problemleri önlüyor. Antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahip yani mikroplardan hastalıklardan koruyor. Kan basıncını düzenlediğinden tansiyon hastaları için mükemmel. Kolesterolü dengeliyor. Diyabeti kontrol altına alıyor şeker yükselmesini önlüyor. Kemik gücünü sağlıyor osteoporozu önlüyor.
Sindirimi rahatlatıyor. Kanseri bir dereceye kadar önlüyor. Saç ve cilde iyi geliyor güzel görünmelerini sağlıyor. Kalp hastalıklarını önlüyor. Stresi azaltıp bağışıklığı güçlendiriyor. Lipidleri yani yağ oranını azaltarak özellikle bel çevresini inceltiyor ve zayıflatıyor.
Soya ve hindistan cevizi yağı bu konuda başarılı. Kolesterolü dengelemesi de çok mühim bir özelliği. İçeriğindeki konjuge linoleik asit ise zayıflamayı hızlandırıyor. Organik GDO’suz doğal ürünleri seçmeye çalışın. Ekmek, yulaf ezmesi, patlamış mısır, sebze yemekleri, tatlılar ve salatalarda bu yağ kullanılabilir. Bu yağ ayrıca protein ve lif içeriyor. .Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
İltihapla Savaşan 14 Besin Önerisi
İltihaplanma, vücudun bağışıklık sistemi açığından vücuda yerleşir.
Romatoid artrit, obezite, kalp hastalıkları ve kanser gibi pek çok ciddi rahatsızlığa yol açabilir. Şeker ve doymuş yağ oranı yüksek yiyecekler iltihaplanmayı kolaylaştırır. Eklem ağrısı, yorgunluk yapar, kan damarlarına ve bağışıklık sistemine zarar verir. Peki hangi gıdalar iltihaplanmayı önler, işte o 14 besin:
Balık. Somon, uskumru, ton balığı ve sardalye gibi omega 3 yağları çok olan balıkları idealdir. Haftada birkaç kez tüketin. Kızartma yerine ızgara veya haşlama yapın. Kalp hastalığı balık yiyenlerde %23 oranında daha az görülmektedir.
Tam tahıllar. İltihaplanmadan koruyan beyaz ekmek ve pirinç değil kepekli ve tam tahıllar tüketilmeli. Kandaki mikropları temizler protein deposudur. İlave şekeri azdır ve lif içerir.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler. Sitokinler ve mineraller içerir. Ispanak, lahana, borkoli E vitamini içeren iltihap gidericilerdir. Vücudu korur kalsiyum da içerir. Demir ve vitamin açısından zengindir.
Fındık. Sağlıklı yağlar alfa-linolenik asit, omega-3 içerir. Lif, kalsiyum, E vitamini ve antioksidan içeren ceviz ve bademle eşdeğerdir. Vücudu arındırır. Akdeniz diyeti ürünüdür.
Soya. Hormonları dengeler, iltihaplanmayı önler. Kalp sağlığını büyük ölçüde korur.
Az yağlı süt. Kazein ve protein deposu süt kalsiyum ve D vitamini içerir. Yoğurt da bağırsak iltihabını önler probiyotikler içerir.
Biber. Sağlıklı beslenmenin parçası olan renkli biberler domates ve kabak gibi antioksidan deposudur iltihap söktürür. Vitamini çok nişastası azdır. Topikal kremlerde kullanılır.
Domates. Yine iltihaplanmayı giderir.
Pancar. Parlak kırmızı rengiyle antioksidan deposudur. Pancar suyu da iltihaplanmayı giderir. Lif ve C vitamini içerir. Kanser ve kalp hastalıklarından korur.
Zencefil ve Zerdeçal. Asya ve Hint mutfağında ünlüdür. Çeşitli çalışmalarda iltihap giderdiği kanıtlanmıştır.
Sarımsak ve Soğan. Bağışıklık sistemini destekler.
Karpuz. Yağ yakar, antioksidan ve vitaminleri içerir. Az kalorilidir iltihap giderir.
Kiraz. En yüksek iltihap söktürücü gıdalardan biridir..Kaynak.7gunsaglik.com
Romatoid artrit, obezite, kalp hastalıkları ve kanser gibi pek çok ciddi rahatsızlığa yol açabilir. Şeker ve doymuş yağ oranı yüksek yiyecekler iltihaplanmayı kolaylaştırır. Eklem ağrısı, yorgunluk yapar, kan damarlarına ve bağışıklık sistemine zarar verir. Peki hangi gıdalar iltihaplanmayı önler, işte o 14 besin:
Balık. Somon, uskumru, ton balığı ve sardalye gibi omega 3 yağları çok olan balıkları idealdir. Haftada birkaç kez tüketin. Kızartma yerine ızgara veya haşlama yapın. Kalp hastalığı balık yiyenlerde %23 oranında daha az görülmektedir.
Tam tahıllar. İltihaplanmadan koruyan beyaz ekmek ve pirinç değil kepekli ve tam tahıllar tüketilmeli. Kandaki mikropları temizler protein deposudur. İlave şekeri azdır ve lif içerir.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler. Sitokinler ve mineraller içerir. Ispanak, lahana, borkoli E vitamini içeren iltihap gidericilerdir. Vücudu korur kalsiyum da içerir. Demir ve vitamin açısından zengindir.
Fındık. Sağlıklı yağlar alfa-linolenik asit, omega-3 içerir. Lif, kalsiyum, E vitamini ve antioksidan içeren ceviz ve bademle eşdeğerdir. Vücudu arındırır. Akdeniz diyeti ürünüdür.
Soya. Hormonları dengeler, iltihaplanmayı önler. Kalp sağlığını büyük ölçüde korur.
Az yağlı süt. Kazein ve protein deposu süt kalsiyum ve D vitamini içerir. Yoğurt da bağırsak iltihabını önler probiyotikler içerir.
Biber. Sağlıklı beslenmenin parçası olan renkli biberler domates ve kabak gibi antioksidan deposudur iltihap söktürür. Vitamini çok nişastası azdır. Topikal kremlerde kullanılır.
Domates. Yine iltihaplanmayı giderir.
Pancar. Parlak kırmızı rengiyle antioksidan deposudur. Pancar suyu da iltihaplanmayı giderir. Lif ve C vitamini içerir. Kanser ve kalp hastalıklarından korur.
Zencefil ve Zerdeçal. Asya ve Hint mutfağında ünlüdür. Çeşitli çalışmalarda iltihap giderdiği kanıtlanmıştır.
Sarımsak ve Soğan. Bağışıklık sistemini destekler.
Karpuz. Yağ yakar, antioksidan ve vitaminleri içerir. Az kalorilidir iltihap giderir.
Kiraz. En yüksek iltihap söktürücü gıdalardan biridir..Kaynak.7gunsaglik.com
Herkes Diyet Yapmayı Bilmeyebilir
Diyetisyen kontrolüne gitmek sağlığımızı taratarak bilinçli bir yola girmek mümkün. Diyet yapmak da öğrenilebilir.
Diyetisyenler 4 yıllık eğitimleri boyunca, bireylerde davranış değişikliği sağlayarak onlara doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmayı öğrenirler. Meslek hayatım boyunca, her hastanın kendi hedefine ulaşmada başarılı veya başarısız olmasına neden olan tek bir şey olduğunu gördüm: Düşünce yapıları.
Araştırmalar, insanların davranış biçimlerini değiştirebileceklerini ve bu değişikliklerisürdürebileceklerini göstermiştir. Ancak, düşünce yapıları değişmedikçe bireyler tekrar eski davranış biçimlerine dönebilirler. İdeal kilo sınırlarında olmayan bir kişi, yeme düzenindeki çoğu yanlışın farkındadır. Kilo alması veya vermesi gerektiğini, bunun için belli bir zamana ihtiyacı olduğunu, sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanması ve düzenli egzersizi hayatınadâhil etmesi gerektiğini bilir. Ama ya nasıl başlayacağını bilemez, ya da bu davranışları sürdürmeyi başaramaz.
Hayattaki her mücadele ve başarı için öncelikle motivasyon gereklidir. Özellikle kilo verme konusunda, bireyler kendilerini motive etmeyi bilmediklerinden, kendilerine olan inançlarını yitirmektedirler. diyet, hayatı durduran bir şey değil, hayat akıp giderken bireye eşlik etmesi gereken bir programdır. Tıpkı bir enstrümanı çalmayı veya araba kullanmayı öğrenmek gibi,diyet yapmanın da öğrenilebileceğini unutmayın. İşin uzmanı olan diyetisyenlere danışarak zihnen ve bedenen hafifleyin.
Kaynak.7gunsaglik.com
Diyetisyenler 4 yıllık eğitimleri boyunca, bireylerde davranış değişikliği sağlayarak onlara doğru ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmayı öğrenirler. Meslek hayatım boyunca, her hastanın kendi hedefine ulaşmada başarılı veya başarısız olmasına neden olan tek bir şey olduğunu gördüm: Düşünce yapıları.
Araştırmalar, insanların davranış biçimlerini değiştirebileceklerini ve bu değişikliklerisürdürebileceklerini göstermiştir. Ancak, düşünce yapıları değişmedikçe bireyler tekrar eski davranış biçimlerine dönebilirler. İdeal kilo sınırlarında olmayan bir kişi, yeme düzenindeki çoğu yanlışın farkındadır. Kilo alması veya vermesi gerektiğini, bunun için belli bir zamana ihtiyacı olduğunu, sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanması ve düzenli egzersizi hayatınadâhil etmesi gerektiğini bilir. Ama ya nasıl başlayacağını bilemez, ya da bu davranışları sürdürmeyi başaramaz.
Hayattaki her mücadele ve başarı için öncelikle motivasyon gereklidir. Özellikle kilo verme konusunda, bireyler kendilerini motive etmeyi bilmediklerinden, kendilerine olan inançlarını yitirmektedirler. diyet, hayatı durduran bir şey değil, hayat akıp giderken bireye eşlik etmesi gereken bir programdır. Tıpkı bir enstrümanı çalmayı veya araba kullanmayı öğrenmek gibi,diyet yapmanın da öğrenilebileceğini unutmayın. İşin uzmanı olan diyetisyenlere danışarak zihnen ve bedenen hafifleyin.
Kaynak.7gunsaglik.com
Limonata Diyeti İle Uzman Temizlik
Sağlıklı beslenme tüm dünya starlarında da bir furya haline geldi.
Beyonce’nin de son olarak uyguladığı vücudu temizleyen bir diyet olan limonata diyetine göz atalım. Sulu içecekler özellikle bitkilerle karışınca müshil özelliği görüyor. Sıvı diyeti detoks gibi sindirimi düzenliyor metabolizmayı hızlandırıyor. Ortalama 10 günde sindirim düzene giriyor kilo veriliyor. Enerjik mutlu ve sağlıklı hissediliyor.
Ayrıca aşırı yeme isteğini de frenliyor. Kas ve kemikten kaybetmeden kalori yakar yağları eritir kilo verirsiniz. 10 gün boyunca çiğ sebze ve meyveler ile bunları suları tüketilecek.
Kalıcı bir değişim için, meyve , sebze , tam tahıllar , düşük yağlı süt ve balık , derisiz tavuk veya hindi , ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar, yağsız protein , sağlıklı bir diyet için en iyisidir. Ambalajı gıdalardan uzak durun. Egzersiz çok aşırıya kaçmadan hafif tempoda yapın. Bu 10 günlük süreçte yapılmasa da olur. Düşük yağlı ve vegan bir diyettir. Gluten yoktur tuz çok az içerir. Bu diyetle fazlalıkları atın.Kaynak.7gunsaglik.com
Beyonce’nin de son olarak uyguladığı vücudu temizleyen bir diyet olan limonata diyetine göz atalım. Sulu içecekler özellikle bitkilerle karışınca müshil özelliği görüyor. Sıvı diyeti detoks gibi sindirimi düzenliyor metabolizmayı hızlandırıyor. Ortalama 10 günde sindirim düzene giriyor kilo veriliyor. Enerjik mutlu ve sağlıklı hissediliyor.
Ayrıca aşırı yeme isteğini de frenliyor. Kas ve kemikten kaybetmeden kalori yakar yağları eritir kilo verirsiniz. 10 gün boyunca çiğ sebze ve meyveler ile bunları suları tüketilecek.
Kalıcı bir değişim için, meyve , sebze , tam tahıllar , düşük yağlı süt ve balık , derisiz tavuk veya hindi , ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar, yağsız protein , sağlıklı bir diyet için en iyisidir. Ambalajı gıdalardan uzak durun. Egzersiz çok aşırıya kaçmadan hafif tempoda yapın. Bu 10 günlük süreçte yapılmasa da olur. Düşük yağlı ve vegan bir diyettir. Gluten yoktur tuz çok az içerir. Bu diyetle fazlalıkları atın.Kaynak.7gunsaglik.com
Yeni Bir Diyet Yemeği: Bat Tarifi
Uzmanlara göre kilo vermeyi sağlayan harika bir tarif sizlerle. Mercimeği soğanla buluşturuyor..
Uzmanlar, Diyet yapanlara, yeşil mercimek, ince bulgur, domates salçası, yeşil soğan, dere otu ve benzeri malzemelerle hazırlanan bat yemeğinden tüketmelerini önerdi.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Kutlutürk, obezitenin Türkiye’de de hızla artmasının kişi ve toplum sağlığı için ciddi bir risk oluşturduğunu söyledi.
Son verilerin, Türkiye’de kadınların yarısının, erkeklerin ise 3’te 1’inin obez olduğunu gösterdiğini belirten Kutlutürk, “Oysa 10 yıl önce bu oranların yarısı kadar bile değildi. Peki bu artıştan ne sorumlu? Çağımızın getirdiği yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam başlıca sebep olarak kabul edilmektedir. Zamanında alınan basit tedbirlerle obezite engellenebilmekte ve obezitenin neden olduğu kalp, şeker hastalığı, eklem hastalıkları ve erken ölüm gibi komplikasyonlar önlenebilmektedir” diye konuştu.
İnsanların sofralarındaki yiyecekleri tekrar gözden geçirip, bazı gıdaları daha az, bazılarını ise daha fazla tüketmeye özen göstermeleri gerektiğini vurgulayan Kutlutürk, “Tokat’a özgü yemeklerden bat, kuru baklagiller açısından zengin olması ve yüksek protein içeriğiyle diyet için uygun bir seçenektir. Bat, yüksek protein içeriği, verdiği uzun süreli tokluk hissiyle gıda alımını azaltmakta, yüksek posa içeriğiyle de sindirimi rahatlatmaktadır” dedi.
Diyetisyen görüşü
GOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli diyetisyen Yasemin Erol ise kuru baklagillerin sofralarda yeterince yer almadığını belirtti.
Haftada en az 4 öğün baklagil tüketilmesi gerektiğine dikkati çeken Erol, kuru baklagillerin protein kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Düşük yağ içeren kuru baklagiller, protein bakımından ete en iyi alternatiflerden biridir. Düşük glisemik indekse (karbonhidratların kandaki glikoz düzeylerine olan etkisini ölçme sistemi) sahip olması, yavaş emilmesi nedeniyle daha uzun süre tokluk hissi vermesine neden olmaktadır, posa bakımından oldukça zengindir. Çözünür ve çözünmez posa içeriğiyle tokluk hissi vermekte, kan şekerini daha iyi dengede tutmakta ve bu sayede kilo vermeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca posa içeriğinin fazla olması, kabızlığa da iyi bir çözüm olmaktadır. Selenyum, folik asit, kalsiyum, magnezyum içermesinin yanı sıra demir yönünden de zengin olması, demir depolarının artmasını sağlayarak kansızlığa çare olmaktadır. Baklagillerin C vitamininden zengin besinlerle tüketimi de demirin emilimine katkıda bulunmaktadır. Baklagillerin tahıllarla pişirilmesi protein kalitesini arttırır, bu durum özellikle vejetaryenler için önemlidir.”
Tokat yöresinde tüketilen batın, formda kalabilmek isteyenler için iyi bir seçenek olduğunu belirten Erol, “Taze nane, maydanoz, soğan, dere otu, reyhan, domates ve baharatları içermesi, diyetsel özelliğini açığa çıkarmaktadır. İnce bulgur ve özellikle de yeşil mercimek içermesi, bu yemeğin besin kalitesini artırmaktadır” dedi.
Batın ana malzemesi yeşil mercimeğin birçok faydasının olduğunu ifade eden Erol, “Yaklaşan yaz günlerinde, Tokat’a özgü bir yemek olan bat, iyi bir seçenek olarak sofralarımızda yer almalıdır. Araştırmalara göre, kuru baklagiller, kalp hastalıkları, diyabet, obezite ve kanser gibi kronik hastalıkların riskini azaltmaktadır. Böylece, en sık ölüm sebebi olan kalp hastalıklarının önüne geçilebilmek için uygun beslenme alışkanlıkları içinde kuru baklagilleri içeren bat gibi yemekler bulunmalıdır” diye konuştu.
Doğal gıdaların tüketilmesinin sağlık açısından önemli olduğunu vurgulayan Erol, “Bat, Tokat yöresine ait, oldukça lezzetli ve sağlıklı bir yemek seçimidir. Fazla kilolarımızdan kurtulmak için, kalori bakımından düşük, besin çeşitliliği açısından yeterli olan bat gibi lezzetleri sofralarımızdan eksik etmeyelim” ifadesini kullandı.
Bat yemeğinin yapılışı
Bat yemeği için 1 su bardağı yeşil mercimek, 9 bardak su, 1 çay bardağı ince köftelik bulgur, 2 orta boy soğan, 4 sivri biber, 4 orta boy domates, 1 yemek kaşığı salça, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiber, 1 tatlı kaşığı pul biber, yarım limon suyu ve isteğe bağlı olarak 100 gram ceviz kullanılır.
Tencereye bir bardak yeşil mercimek konulur. Daha sonra 7 bardak su ilave edilip ocakta kaynamaya bırakılır. Mercimekler piştikten sonra, tencere soğuması için ocaktan alınır. Daha sonra bulgur ilave edilip 15 dakika beklenir.
Bu sırada soğan, domates, biber doğranır. Bir kasede salça sulandırılır. Beklemeye bırakılan bulgur suyu çektikten sonra 2 bardak su ilave edilir. Hazırlanan diğer malzemeler yemeğe katılır.
Yemeğe, limon ve pul biber eklenir. Arzu edilirse dövülmüş ceviz bu sırada konularak servis edilir.
Bat yemeği, salamura üzüm yaprağı veya kıtır ekmekle yenilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Uzmanlar, Diyet yapanlara, yeşil mercimek, ince bulgur, domates salçası, yeşil soğan, dere otu ve benzeri malzemelerle hazırlanan bat yemeğinden tüketmelerini önerdi.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Kutlutürk, obezitenin Türkiye’de de hızla artmasının kişi ve toplum sağlığı için ciddi bir risk oluşturduğunu söyledi.
Son verilerin, Türkiye’de kadınların yarısının, erkeklerin ise 3’te 1’inin obez olduğunu gösterdiğini belirten Kutlutürk, “Oysa 10 yıl önce bu oranların yarısı kadar bile değildi. Peki bu artıştan ne sorumlu? Çağımızın getirdiği yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam başlıca sebep olarak kabul edilmektedir. Zamanında alınan basit tedbirlerle obezite engellenebilmekte ve obezitenin neden olduğu kalp, şeker hastalığı, eklem hastalıkları ve erken ölüm gibi komplikasyonlar önlenebilmektedir” diye konuştu.
İnsanların sofralarındaki yiyecekleri tekrar gözden geçirip, bazı gıdaları daha az, bazılarını ise daha fazla tüketmeye özen göstermeleri gerektiğini vurgulayan Kutlutürk, “Tokat’a özgü yemeklerden bat, kuru baklagiller açısından zengin olması ve yüksek protein içeriğiyle diyet için uygun bir seçenektir. Bat, yüksek protein içeriği, verdiği uzun süreli tokluk hissiyle gıda alımını azaltmakta, yüksek posa içeriğiyle de sindirimi rahatlatmaktadır” dedi.
Diyetisyen görüşü
GOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görevli diyetisyen Yasemin Erol ise kuru baklagillerin sofralarda yeterince yer almadığını belirtti.
Haftada en az 4 öğün baklagil tüketilmesi gerektiğine dikkati çeken Erol, kuru baklagillerin protein kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Düşük yağ içeren kuru baklagiller, protein bakımından ete en iyi alternatiflerden biridir. Düşük glisemik indekse (karbonhidratların kandaki glikoz düzeylerine olan etkisini ölçme sistemi) sahip olması, yavaş emilmesi nedeniyle daha uzun süre tokluk hissi vermesine neden olmaktadır, posa bakımından oldukça zengindir. Çözünür ve çözünmez posa içeriğiyle tokluk hissi vermekte, kan şekerini daha iyi dengede tutmakta ve bu sayede kilo vermeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca posa içeriğinin fazla olması, kabızlığa da iyi bir çözüm olmaktadır. Selenyum, folik asit, kalsiyum, magnezyum içermesinin yanı sıra demir yönünden de zengin olması, demir depolarının artmasını sağlayarak kansızlığa çare olmaktadır. Baklagillerin C vitamininden zengin besinlerle tüketimi de demirin emilimine katkıda bulunmaktadır. Baklagillerin tahıllarla pişirilmesi protein kalitesini arttırır, bu durum özellikle vejetaryenler için önemlidir.”
Tokat yöresinde tüketilen batın, formda kalabilmek isteyenler için iyi bir seçenek olduğunu belirten Erol, “Taze nane, maydanoz, soğan, dere otu, reyhan, domates ve baharatları içermesi, diyetsel özelliğini açığa çıkarmaktadır. İnce bulgur ve özellikle de yeşil mercimek içermesi, bu yemeğin besin kalitesini artırmaktadır” dedi.
Batın ana malzemesi yeşil mercimeğin birçok faydasının olduğunu ifade eden Erol, “Yaklaşan yaz günlerinde, Tokat’a özgü bir yemek olan bat, iyi bir seçenek olarak sofralarımızda yer almalıdır. Araştırmalara göre, kuru baklagiller, kalp hastalıkları, diyabet, obezite ve kanser gibi kronik hastalıkların riskini azaltmaktadır. Böylece, en sık ölüm sebebi olan kalp hastalıklarının önüne geçilebilmek için uygun beslenme alışkanlıkları içinde kuru baklagilleri içeren bat gibi yemekler bulunmalıdır” diye konuştu.
Doğal gıdaların tüketilmesinin sağlık açısından önemli olduğunu vurgulayan Erol, “Bat, Tokat yöresine ait, oldukça lezzetli ve sağlıklı bir yemek seçimidir. Fazla kilolarımızdan kurtulmak için, kalori bakımından düşük, besin çeşitliliği açısından yeterli olan bat gibi lezzetleri sofralarımızdan eksik etmeyelim” ifadesini kullandı.
Bat yemeğinin yapılışı
Bat yemeği için 1 su bardağı yeşil mercimek, 9 bardak su, 1 çay bardağı ince köftelik bulgur, 2 orta boy soğan, 4 sivri biber, 4 orta boy domates, 1 yemek kaşığı salça, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiber, 1 tatlı kaşığı pul biber, yarım limon suyu ve isteğe bağlı olarak 100 gram ceviz kullanılır.
Tencereye bir bardak yeşil mercimek konulur. Daha sonra 7 bardak su ilave edilip ocakta kaynamaya bırakılır. Mercimekler piştikten sonra, tencere soğuması için ocaktan alınır. Daha sonra bulgur ilave edilip 15 dakika beklenir.
Bu sırada soğan, domates, biber doğranır. Bir kasede salça sulandırılır. Beklemeye bırakılan bulgur suyu çektikten sonra 2 bardak su ilave edilir. Hazırlanan diğer malzemeler yemeğe katılır.
Yemeğe, limon ve pul biber eklenir. Arzu edilirse dövülmüş ceviz bu sırada konularak servis edilir.
Bat yemeği, salamura üzüm yaprağı veya kıtır ekmekle yenilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Gebelikte Zehirlenme Dikkat, Ağır Metallerden Uzak Durun
Kanada araştırmalarına göre insan mikrobiyomu ve probiyotikler dünyanın yoksul bölgelerinde ve kirli çevrelerde mikropların hızlı bulaştığı hasarın çok olduğu yerlerde yaşamak imkansızlaşıyor.
Bir bakteri türü hızla insan kanına yayılıyor ve zehirli ağır metaller insanlarla diğer canlılar arasında etkileşimli olarak bulaşıyor. Cıva ve zehirli ağır metaller probiyotik yoğurt gibi bakterili ürünler ve dış etkenlerle bize geçiyor. Hamile kadın ve çocuklar en büyük risk potasında. Toksik metal düzeyler ve arsenik değerleri ölçülüyor.
Anne adaylarının gebelikte bu maddelerden korunması önemli. Bebeğin yani fetüsün yeni doğan sorunlarının ileride oluşmaması için bunlara dikkat etmek önemli. Yabancı maddelerin gıda ve başka yolla bünyeye girmemesi gerek. Şüphe duyulan her maddeden uzak durun. Bebekte ileride kan basıncı, damar kalp kanser diyabet obezite zeka sorunları gibi birçok sorun oluşabilir. Avustralya Griffith Üniversitesi Griffith Sağlık Enstitüsü ve Tıp Okulu’ndan araştırmacılar probiyotik ürünlerin sağlıklı olanlarını öneriyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
Bir bakteri türü hızla insan kanına yayılıyor ve zehirli ağır metaller insanlarla diğer canlılar arasında etkileşimli olarak bulaşıyor. Cıva ve zehirli ağır metaller probiyotik yoğurt gibi bakterili ürünler ve dış etkenlerle bize geçiyor. Hamile kadın ve çocuklar en büyük risk potasında. Toksik metal düzeyler ve arsenik değerleri ölçülüyor.
Anne adaylarının gebelikte bu maddelerden korunması önemli. Bebeğin yani fetüsün yeni doğan sorunlarının ileride oluşmaması için bunlara dikkat etmek önemli. Yabancı maddelerin gıda ve başka yolla bünyeye girmemesi gerek. Şüphe duyulan her maddeden uzak durun. Bebekte ileride kan basıncı, damar kalp kanser diyabet obezite zeka sorunları gibi birçok sorun oluşabilir. Avustralya Griffith Üniversitesi Griffith Sağlık Enstitüsü ve Tıp Okulu’ndan araştırmacılar probiyotik ürünlerin sağlıklı olanlarını öneriyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
Gebelikte Tüketilmesi Gereken Harika Besinler
Gebelikte sürekli kalori almak istenir sanki buzdolabındaki yiyecekler yetmeyecekmiş gibi gelir.
Hamileyken dikkatli ve sağlıklı beslenmek gerekiyor. Bazı günler diğerinden daha iyi olur bazılarında zorlanırsınız. Biyolojik sistemleri stabilize etmek için az ve sık öğünler yapın. Az yiyin arasını az tutun. Avokado besin değeri açısından siz ve bebeğiniz için harikadır. Bebeğin beyin gelişimini destekler omega 3 yağlarını içerir. Tahıl ürünleri depresyonu savar, lif içerir omega 3 içerir, kan şekerini düzenler. Büyümeye yardımcıdır şeker emilimini sağlar.
Yoğurt ve salata ile tahıl ürünleri tüketin. Tam buğday ürünü ile tavuk tüketin. Yağsız derisiz beyaz et tokluk sağlar. Gebelikte fiziksel taleplerinizi giderir. Protein içerir kas kütlenizi korur ve geliştirir. İnsülin ve kan şekerini dengeler karbonhidrat ihtiyacını sağlar. Kuru erik lif deposudur sindirim sorunlarına iyi gelir lif içerir gebelik diyabetini önler. Ispanak bolca tüketin demir ve vitaminleri sayısızdır. Folik asit içerir b vitamini ile bebeği korur.
Kaynak.7gunsaglik.com
Hamileyken dikkatli ve sağlıklı beslenmek gerekiyor. Bazı günler diğerinden daha iyi olur bazılarında zorlanırsınız. Biyolojik sistemleri stabilize etmek için az ve sık öğünler yapın. Az yiyin arasını az tutun. Avokado besin değeri açısından siz ve bebeğiniz için harikadır. Bebeğin beyin gelişimini destekler omega 3 yağlarını içerir. Tahıl ürünleri depresyonu savar, lif içerir omega 3 içerir, kan şekerini düzenler. Büyümeye yardımcıdır şeker emilimini sağlar.
Yoğurt ve salata ile tahıl ürünleri tüketin. Tam buğday ürünü ile tavuk tüketin. Yağsız derisiz beyaz et tokluk sağlar. Gebelikte fiziksel taleplerinizi giderir. Protein içerir kas kütlenizi korur ve geliştirir. İnsülin ve kan şekerini dengeler karbonhidrat ihtiyacını sağlar. Kuru erik lif deposudur sindirim sorunlarına iyi gelir lif içerir gebelik diyabetini önler. Ispanak bolca tüketin demir ve vitaminleri sayısızdır. Folik asit içerir b vitamini ile bebeği korur.
Kaynak.7gunsaglik.com
Düz Bir Karın İçin 9 Öneri
Herkes kusursuz görünmek ister, dümdüz bir karnı olsun ister. Karın kaslarını çalıştırmanın 9 püf noktasını sizlerle paylaşalım.
Önce duruşunuzu geliştirin. Sarkık bir mide eğik duruşla kötüleşir. Ayakta da otururken de dik durun. Her bir beden bölümünü bir altındakinin üzerine iyice oturtarak taşıyın. Omurga düz omuzlar açık boyun yukarıda olmalı.
Egzersizi tüm vücudunuz için düşünün. Çekirdek kas gruplarınızın hepsini çalıştırın. Sırt, kalça, bacak, kollar, karın. Pilates egzersizleri tam sizlik. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyin.
Ayakta twist hareketi. Bildiğiniz yan karın kasları ve beli çalıştıran yanlara dönme yani twist hareketini yapın. El kol ve omuzları kullanın. Nefes alıp vererek kendiniz dönmeden belinizi sağa sola döndürün.
Kedi bükülmesi işe yarar. Ayakta dururken tek bacağınızı yukarı kaldırın kendiniz omurgayla paralel olarak kedi gibi dize doğru kıvrılın.
20 kez şunu tekrar edin. Ayakta dururken kolları çene altında birleştirin. Topukların üzerinde hafifçe kalkın karnı sıkın ve inin.
Beslenmeye dikkat. Daha az ve sık yiyin daha çok egzersiz yapın. Yağsız proteinler, sebzeler tüketin.
Top, kayış, bant, ip bunlar gerekmez. Düz durun ve karnınızı içeri çekerek derin nefes alıp verin. Her yerde düz ve dik durup bunu deneyin.
Gerçekçi hedefler belirleyin. Birden düz karna kimse kavuşmuyor. Yavaş ve sağlam ilerleyin.
Yavaş ve istikrarlı ilerlemeler sizi kesin hedefe götürür karnınız dümdüz olur ve öyle kalır.
Kaynak.7gunsaglik.com
Önce duruşunuzu geliştirin. Sarkık bir mide eğik duruşla kötüleşir. Ayakta da otururken de dik durun. Her bir beden bölümünü bir altındakinin üzerine iyice oturtarak taşıyın. Omurga düz omuzlar açık boyun yukarıda olmalı.
Egzersizi tüm vücudunuz için düşünün. Çekirdek kas gruplarınızın hepsini çalıştırın. Sırt, kalça, bacak, kollar, karın. Pilates egzersizleri tam sizlik. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyin.
Ayakta twist hareketi. Bildiğiniz yan karın kasları ve beli çalıştıran yanlara dönme yani twist hareketini yapın. El kol ve omuzları kullanın. Nefes alıp vererek kendiniz dönmeden belinizi sağa sola döndürün.
Kedi bükülmesi işe yarar. Ayakta dururken tek bacağınızı yukarı kaldırın kendiniz omurgayla paralel olarak kedi gibi dize doğru kıvrılın.
20 kez şunu tekrar edin. Ayakta dururken kolları çene altında birleştirin. Topukların üzerinde hafifçe kalkın karnı sıkın ve inin.
Beslenmeye dikkat. Daha az ve sık yiyin daha çok egzersiz yapın. Yağsız proteinler, sebzeler tüketin.
Top, kayış, bant, ip bunlar gerekmez. Düz durun ve karnınızı içeri çekerek derin nefes alıp verin. Her yerde düz ve dik durup bunu deneyin.
Gerçekçi hedefler belirleyin. Birden düz karna kimse kavuşmuyor. Yavaş ve sağlam ilerleyin.
Yavaş ve istikrarlı ilerlemeler sizi kesin hedefe götürür karnınız dümdüz olur ve öyle kalır.
Kaynak.7gunsaglik.com
Lif Alımının Artırılması Kalp Hastalığı Riskini Azaltır
Yüksek lifli gıdalar kalp damar hastalıklarından koruyor ve insanların sağlıklı olmasına yardımcı oluyor.
1970’de bu konuyla ilgili başlatılan çalışmalar ilerleyerek sürmüş ve günümüzde kalple beslenmenin paralelliği iyice vurgulanmıştır. Meyve, sebze, tahıllar, kuruyemiş gibi lif içeren tüm gıdalar kalbi koruyor. Felç, inme, kriz gibi ve damar tıkanıklığı gibi sorunları önlüyor. Leeds Üniversitesi’nde araştırmalar devam etmektedir.
Koroner ve kardiyovasküler hastalık oranlarında Avrupa ve Amerika’da görülen azalmalar da bunun sonucudur. Tüketilen her bir gram lif ile kalp krizinden bir adım daha kurtuluyoruz. Günde birkaç porsiyon meyve, sebze ve tahıllı gıdaları tüketmeliyiz. Sindirim sistemi sağlığı için de bu tür beslenme önemlidir. Lifin kalbi koruduğu kanıtlanmış bir tıp gerçeğidir..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
1970’de bu konuyla ilgili başlatılan çalışmalar ilerleyerek sürmüş ve günümüzde kalple beslenmenin paralelliği iyice vurgulanmıştır. Meyve, sebze, tahıllar, kuruyemiş gibi lif içeren tüm gıdalar kalbi koruyor. Felç, inme, kriz gibi ve damar tıkanıklığı gibi sorunları önlüyor. Leeds Üniversitesi’nde araştırmalar devam etmektedir.
Koroner ve kardiyovasküler hastalık oranlarında Avrupa ve Amerika’da görülen azalmalar da bunun sonucudur. Tüketilen her bir gram lif ile kalp krizinden bir adım daha kurtuluyoruz. Günde birkaç porsiyon meyve, sebze ve tahıllı gıdaları tüketmeliyiz. Sindirim sistemi sağlığı için de bu tür beslenme önemlidir. Lifin kalbi koruduğu kanıtlanmış bir tıp gerçeğidir..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Gebelikte Bilinçsiz İlaç Kullanımının Zararları
Birçok anne adayı hamilelik döneminde ilaç kullanması durumunda bebeğinin zarar göreceğini düşünür ve bundan kaçmaya çalışır.
Peki, gebelik döneminde kullanılan her ilaç bebek için ileri vadede bir sağlık riski oluşturmakta mı yoksa böyle bir risk taşımayan ilaçlar da var mı?
Elbette ki her ilaç bebeğin sağlığını tehdit edici etkiye sahip değildir. Gebe anne, kullanması gereken ilacın bir sağlık sorunu teşkil edip etmediğini öğrenmek için mutlaka doktoruna başvurmalı, doktoru uygun görürse ilaç kullanmaya başlamalıdır. Bu duruma sadece gebe anneler değil doğum kontrol hapı kullanmayıp gebelik riski taşıyan diğer kadınlar da dikkat etmelidirler. Hatta babalar günü gebelik döneminde ve riskli dönemlerde ilaç kullanmadan önce doktora başvurmalıdır. Zira yapılan araştırmalara göre baba adayının kullandığı zararlı bir ilaç sperm yolu ile embriyo için ciddi zararlara yol açabilmekte ve bebekte doğumsal anomelilere neden olabilmektedir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Peki, gebelik döneminde kullanılan her ilaç bebek için ileri vadede bir sağlık riski oluşturmakta mı yoksa böyle bir risk taşımayan ilaçlar da var mı?
Elbette ki her ilaç bebeğin sağlığını tehdit edici etkiye sahip değildir. Gebe anne, kullanması gereken ilacın bir sağlık sorunu teşkil edip etmediğini öğrenmek için mutlaka doktoruna başvurmalı, doktoru uygun görürse ilaç kullanmaya başlamalıdır. Bu duruma sadece gebe anneler değil doğum kontrol hapı kullanmayıp gebelik riski taşıyan diğer kadınlar da dikkat etmelidirler. Hatta babalar günü gebelik döneminde ve riskli dönemlerde ilaç kullanmadan önce doktora başvurmalıdır. Zira yapılan araştırmalara göre baba adayının kullandığı zararlı bir ilaç sperm yolu ile embriyo için ciddi zararlara yol açabilmekte ve bebekte doğumsal anomelilere neden olabilmektedir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Ağız Yarası (Aft) Nedenleri ve Tedavi Yolu
Dönem dönem herkesin yaşadığı ağız yaralarına verilen isimdir aft. Hastanın yemek yemesine, su içmesine, hatta bazı ciddi vakalarda tükürüğünü kontrol etmesine dahi engel olabilen bu sağlık sorunu farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Sert ve keskin köşeleri olan yiyeceklerin yenmesi esnasında ağız içinde oluşan tahrişlerin enfeksiyon kapması ile ortaya çıkan bu tür ağız sorunları bazı durumlarda vitamin eksikliği ve bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeni ile oluşabilmektedir. Stres ve vücutta ilerleyen farklı sağlık sorunları da aft oluşumunu tetikleyen etkenler arasındadır.
Aft oluşumlarının kısa süre içinde iyileşmesini beklemek hata olur. Ağız yapısının nemli ve sıcak oluşu, aft oluşumunu tetikleyen etkenin canlı kalmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden aft tedavilerinde ağız içinin dezenfektasyonu önemlidir. Tedavi sürecinde ağzı tuzlu su ile gargara yapmak ya da karbonatlı su ile gün içinde çalkalamak aftların tedavisinde etkili rol oynamaktadır. Ortalama 10 gün süren aft yaralarının tedavisinde hastanın konforunu sağlamak adına uyuşturucu jel ya da kremler kullanılabilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Aft oluşumlarının kısa süre içinde iyileşmesini beklemek hata olur. Ağız yapısının nemli ve sıcak oluşu, aft oluşumunu tetikleyen etkenin canlı kalmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden aft tedavilerinde ağız içinin dezenfektasyonu önemlidir. Tedavi sürecinde ağzı tuzlu su ile gargara yapmak ya da karbonatlı su ile gün içinde çalkalamak aftların tedavisinde etkili rol oynamaktadır. Ortalama 10 gün süren aft yaralarının tedavisinde hastanın konforunu sağlamak adına uyuşturucu jel ya da kremler kullanılabilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Diş Bakımı ve Temizliği Nasıl Yapılmalıdır?
Diş çürüğü bulaşıcı olup ebeveynlerden çocuklarına bulaşabilmektedir. Ağız bakımı ve diş sağlığı bebeklikte dişlerin çıkmasından itibaren başlanmalı ve yaşam boyu devam etmelidir.
Iki buçuk yaşına gelene kadar bir çocuğun ağız ve diş bakımından anne ve babası sorumludur. Bebeğin ilk dişleri çıktığında anne işaret parmağına sardığı ıslatılmış temiz bir gazlı bez veya tülbent yardımı ile bebeğinin dişlerini temizlemelidir. Her beslenme ardından bir miktar su verilerek ağız temizliği sağlanmalıdır.
Çocuğun diş sayısı arttığında dişler, diş fırçası ile temizlenmeye başlanmalıdır. Iki buçuk yaşından sonra çocuk dişlerini fırçalamayı teşvik edilmeli, anne ve babada bu konuda çocuklarına örnek olmalıdırlar.
Iyi bir ağız ve diş sağlığı için;
Dişler günde en az iki kez florlu diş macunu yardımı ile fırçalamalı, çocuklar da buna teşvik edilmelidir. Sadece dişleri fırçalamak yeterli değildir. Ağız ve diş temizliği için diş iplerinin rolü de çok önemli ve etkilidir. En az 6 ayda 1 kez, bir diş hekimine gidilerek muayene olunmalıdır. Düzenli bir beslenme alışkanlığı edinmeniz ve günde 5 öğün den fazla yemek yememeniz son derece önemlidir
Kaynak.7gunsaglik.com
Iki buçuk yaşına gelene kadar bir çocuğun ağız ve diş bakımından anne ve babası sorumludur. Bebeğin ilk dişleri çıktığında anne işaret parmağına sardığı ıslatılmış temiz bir gazlı bez veya tülbent yardımı ile bebeğinin dişlerini temizlemelidir. Her beslenme ardından bir miktar su verilerek ağız temizliği sağlanmalıdır.
Çocuğun diş sayısı arttığında dişler, diş fırçası ile temizlenmeye başlanmalıdır. Iki buçuk yaşından sonra çocuk dişlerini fırçalamayı teşvik edilmeli, anne ve babada bu konuda çocuklarına örnek olmalıdırlar.
Iyi bir ağız ve diş sağlığı için;
Dişler günde en az iki kez florlu diş macunu yardımı ile fırçalamalı, çocuklar da buna teşvik edilmelidir. Sadece dişleri fırçalamak yeterli değildir. Ağız ve diş temizliği için diş iplerinin rolü de çok önemli ve etkilidir. En az 6 ayda 1 kez, bir diş hekimine gidilerek muayene olunmalıdır. Düzenli bir beslenme alışkanlığı edinmeniz ve günde 5 öğün den fazla yemek yememeniz son derece önemlidir
Kaynak.7gunsaglik.com
Diş Kanal Tedavisi
Tanımı
Kanal tedavisi dişteki iple benzer küçük dokunun yani bir diğer adı ile pulpanın çıkarılması işlemidir. Hasar görmesi sonucunda ölmesi sonucunda bu doku çıkarıldığında geride kalan boşluk temizlenerek yeniden doldurulmaktadır.
Seneler önce bu şekilde zarar gören dişler çekilirdi. Günümüzde yapılan kanal tedavisi ile kaybedilecek durumda olan dişlerin bile kurtarılması mümkündür.
Pulpa Hasarının Önde Gelen Nedenleri
1)Dişin çatlaması
2)Dişte derin çürük bulunması
3)Dişe gelen ciddi darbe
Potanın enfeksiyon kapması ya da ölmesi halinde eğer tedavi edilmezse dişin kökünde, çene kemiği içerisinde apse birikebilmektedir.
Kanal Tedavisi Nasıl Yapılıyor?
-Ilk olarak ön dişin arka tarafında bir delik açılmaktadır.
-Hasarlı ya da ölmüş pupa çıkarılır ve daha sonra pulpa boşluk kök kanalları ile birlikte temizlenerek genişletilir kanal dolgusu yapmak üzere şekillendirilir.
-Birden fazla seans ihtiyaç duyulması halinde, uygulanan seanslar arasında dişi korumak amacıyla açılan deliğe geçici olarak dolgu yapılır.
-Geçici dolgu çıkarılarak pulpa boşluğu doldurulur.
-Son olarak şekli ve doğal görünümü eski haline döndürmek için diş yüzeyine kuron kaplanır. Eğer diş kırılmışsa roman yerleştirmeden önce dişi onarmak amacıyla post uygulamasının yapılması uygun olabilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Kanal tedavisi dişteki iple benzer küçük dokunun yani bir diğer adı ile pulpanın çıkarılması işlemidir. Hasar görmesi sonucunda ölmesi sonucunda bu doku çıkarıldığında geride kalan boşluk temizlenerek yeniden doldurulmaktadır.
Seneler önce bu şekilde zarar gören dişler çekilirdi. Günümüzde yapılan kanal tedavisi ile kaybedilecek durumda olan dişlerin bile kurtarılması mümkündür.
Pulpa Hasarının Önde Gelen Nedenleri
1)Dişin çatlaması
2)Dişte derin çürük bulunması
3)Dişe gelen ciddi darbe
Potanın enfeksiyon kapması ya da ölmesi halinde eğer tedavi edilmezse dişin kökünde, çene kemiği içerisinde apse birikebilmektedir.
Kanal Tedavisi Nasıl Yapılıyor?
-Ilk olarak ön dişin arka tarafında bir delik açılmaktadır.
-Hasarlı ya da ölmüş pupa çıkarılır ve daha sonra pulpa boşluk kök kanalları ile birlikte temizlenerek genişletilir kanal dolgusu yapmak üzere şekillendirilir.
-Birden fazla seans ihtiyaç duyulması halinde, uygulanan seanslar arasında dişi korumak amacıyla açılan deliğe geçici olarak dolgu yapılır.
-Geçici dolgu çıkarılarak pulpa boşluğu doldurulur.
-Son olarak şekli ve doğal görünümü eski haline döndürmek için diş yüzeyine kuron kaplanır. Eğer diş kırılmışsa roman yerleştirmeden önce dişi onarmak amacıyla post uygulamasının yapılması uygun olabilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Menopoz ve Uykusuzluk: Hormonlar Uykuyu Nasıl Etkiler?
Menopoz döneminde hormonal iniş çıkışlarla karşılaşılır. Adet ve gebelik dönemlerinde uykusuzluktan muzdarip kadınlar menopozda nasıl etkilenir?
Bu dönemde hormonlar düşerken adrenalin yükselir. Yumurtalıklar yavaş yavaş östrojen ve progesteron üretmeyi bırakır sistemde rahatsızlıklar hissedilmeye başlar ki, uykusuzluk da bunlardan biridir. En sık sorunlardan biri de menopozda sıcak basmasıdır. Hatta uyku sorunlarının başında da bu dönemde gece yarısı uyanmaları, kesik kesik uykular, uykuda terlemeler ve gece kabusları da eklenebilir.
Bastırılmış enerji stresle birlikte kendini dışa vurur. Fiziksel olarak ne kadar yorgun olursa olsun gece uykuya dalmakta güçlük çekerler. Sinir bozucu uykusuzluk bir hastalığa dönüşmeden menopoz tedavisi için bir uzman hekime danışılmalıdır. Destek gruplarında da uygun tedavi yöntemleri uygulanır. Nefese konsantre olmayı öğrenir ve uykularınızı sağlamlaştırmayı bilirsiniz.
Odaklanarak ve isteyerek başarmamak mümkün değil. Östrojen düzeyleri ve değişen hormonlar bakımından bu sorunun çareleri tıpta mümkündür. Akupunktur, shiatsu masajı , yoga gibi seçenekler kadınları rahatlatır ve uykuya rahatça dalabilirler. Menopoz, uyku apnesini ve uyku sorunlarını 8 kat daha fazla etkiliyor. Günlük aktivitelerden geri kalmamak adına iyi bir uyku çekmeye bakın..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Bu dönemde hormonlar düşerken adrenalin yükselir. Yumurtalıklar yavaş yavaş östrojen ve progesteron üretmeyi bırakır sistemde rahatsızlıklar hissedilmeye başlar ki, uykusuzluk da bunlardan biridir. En sık sorunlardan biri de menopozda sıcak basmasıdır. Hatta uyku sorunlarının başında da bu dönemde gece yarısı uyanmaları, kesik kesik uykular, uykuda terlemeler ve gece kabusları da eklenebilir.
Bastırılmış enerji stresle birlikte kendini dışa vurur. Fiziksel olarak ne kadar yorgun olursa olsun gece uykuya dalmakta güçlük çekerler. Sinir bozucu uykusuzluk bir hastalığa dönüşmeden menopoz tedavisi için bir uzman hekime danışılmalıdır. Destek gruplarında da uygun tedavi yöntemleri uygulanır. Nefese konsantre olmayı öğrenir ve uykularınızı sağlamlaştırmayı bilirsiniz.
Odaklanarak ve isteyerek başarmamak mümkün değil. Östrojen düzeyleri ve değişen hormonlar bakımından bu sorunun çareleri tıpta mümkündür. Akupunktur, shiatsu masajı , yoga gibi seçenekler kadınları rahatlatır ve uykuya rahatça dalabilirler. Menopoz, uyku apnesini ve uyku sorunlarını 8 kat daha fazla etkiliyor. Günlük aktivitelerden geri kalmamak adına iyi bir uyku çekmeye bakın..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Bebek Sahibi Olacaklara Sperm Öldüren Nedenler
Her cinsel birleşmede gebe kalma olasılığı vardır. 300-400 civarı yumurta milyonlarca sperm tarafından döllenebilir.
Spermleri öldüren bazı dış faktörleri bilirseniz gebelik denemeleriniz boşa gitmemiş olur.
Aşırı sıcak hava ve buharlı ortamlar. Erkek anatomisine göre fazla sıcak hava ve vücut ısısı onlara göre değildir. Hamam sauna buhar banyosu sperm öldürebilir.
Ateşinizin çıkması da bir diğer nedendir. Astım, grip, solunum enfeksiyonları kaynaklı olarak yükselen vücut ısısı yani ateş de spermleri öldürüyor.
Dizüstü bilgisayar, kucakta notebook ve tablet sık akıllı telefon kullanmak da erkeklerde cinsel fonksiyonların bozulmasına ve spermlerin ölmesine nedendir.
Kısa ve dar külot giymek erkekler için çok sakıncalıdır.
Varisli damarlar da damar ve kan yoluyla genital alanda etkisini gösterir.
Obezite, kadınsal hormonları artırır erkek hormonlarını testosteronu ve spermleri öldürür ve aşağı çeker.
Kaynak.7gunsaglik.com
Spermleri öldüren bazı dış faktörleri bilirseniz gebelik denemeleriniz boşa gitmemiş olur.
Aşırı sıcak hava ve buharlı ortamlar. Erkek anatomisine göre fazla sıcak hava ve vücut ısısı onlara göre değildir. Hamam sauna buhar banyosu sperm öldürebilir.
Ateşinizin çıkması da bir diğer nedendir. Astım, grip, solunum enfeksiyonları kaynaklı olarak yükselen vücut ısısı yani ateş de spermleri öldürüyor.
Dizüstü bilgisayar, kucakta notebook ve tablet sık akıllı telefon kullanmak da erkeklerde cinsel fonksiyonların bozulmasına ve spermlerin ölmesine nedendir.
Kısa ve dar külot giymek erkekler için çok sakıncalıdır.
Varisli damarlar da damar ve kan yoluyla genital alanda etkisini gösterir.
Obezite, kadınsal hormonları artırır erkek hormonlarını testosteronu ve spermleri öldürür ve aşağı çeker.
Kaynak.7gunsaglik.com
Kadınlarda D Vitamini Düzeyleri Tüp Bebek Denemelerini
D vitamini eksikliği tüp bebek denemelerinde başarısızlık getirebilir. Hamile kalma şansı da böylece azalır.
İtalya’da araştırmacılar 200’e yakın kadını D vitamini düzeylerine göre incelemiştir. Yeterli oranda D vitaminine sahip kadınların gebe kalma ve tüp bebekte başarı elde etme oranı 2 kat daha fazladır. D vitamini düzeyleri yeterli olan kadınlarda daha kaliteli embriyolar olma olasılığı yüksektir. Ve rahim içine implant edilme konusunda başarı oranları artar.
Kanda mililitre başına 20-30 nanogram D vitamini düzeyleri söz konusudur. Bu da yeterli bir miktardır ve sağlıklı olarak kabul edilir. Milano araştırmacı ve uzmanlarına göre eksik D vitamini düzeyleri tüp bebek başarısını ve gebe kalma oranını düşürüyor. Kısırlık tedavisi buna göre şekilleniyor. Birçok memelide de bu durum böyledir. IVF tüp bebek üreme teknolojisi açısından beslenmemiz çok önemli ve D vitaminini yeterli düzeyde almamız gerekiyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
İtalya’da araştırmacılar 200’e yakın kadını D vitamini düzeylerine göre incelemiştir. Yeterli oranda D vitaminine sahip kadınların gebe kalma ve tüp bebekte başarı elde etme oranı 2 kat daha fazladır. D vitamini düzeyleri yeterli olan kadınlarda daha kaliteli embriyolar olma olasılığı yüksektir. Ve rahim içine implant edilme konusunda başarı oranları artar.
Kanda mililitre başına 20-30 nanogram D vitamini düzeyleri söz konusudur. Bu da yeterli bir miktardır ve sağlıklı olarak kabul edilir. Milano araştırmacı ve uzmanlarına göre eksik D vitamini düzeyleri tüp bebek başarısını ve gebe kalma oranını düşürüyor. Kısırlık tedavisi buna göre şekilleniyor. Birçok memelide de bu durum böyledir. IVF tüp bebek üreme teknolojisi açısından beslenmemiz çok önemli ve D vitaminini yeterli düzeyde almamız gerekiyor.
Kaynak.7gunsaglik.com
Hamilelikte Yapılan Ultrason Taraması
Ultrason taramaları uterus ve rahim yoluyla yüksek frekanslı ses dalgaları gönderilerek uygulanır.
Gebenin rahim üstü ve karın kısmına önce jel sürülerek sonra ultrasona bağlı ufak dönen başlı bir cihaz gebenin karnında gezdirilerek ana ekrandan fetüs incelenir. Ses dalgaları ile çalışan ultrason cihazında bebeğin konumu hareketleri sağlık durumu cinsiyeti gibi veriler elde edilir. Kemik gibi sert dokuların durumu görülür ve bunlar dalgalara yansır. Yumuşak dokular beyaz amniyon sıvısı ve benzeri sıvılar siyah görünür. Ekran görüntüsü siyah beyazdır.
Ultrason taramaları yıllardır gebelikte kullanılmaktadır ve doğru olarak uygulanırsa zararı olmadığı gibi pek çok sorunu önceden haber verebilir. Ultrason taramalarında doğum ağırlığı, çocukluk çağı kanserleri, disleksi ya da işitme bozuklukları gibi çocuk sağlık sorunları görülebiliyor. Bebeğin kalp atışı kontrol edilebilir. Bebeğin kaç tane olduğu cinsiyeti görülür, gelişim durumu, doğum tarihi ve zamanı gibi pek çok veri elde edilebilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Gebenin rahim üstü ve karın kısmına önce jel sürülerek sonra ultrasona bağlı ufak dönen başlı bir cihaz gebenin karnında gezdirilerek ana ekrandan fetüs incelenir. Ses dalgaları ile çalışan ultrason cihazında bebeğin konumu hareketleri sağlık durumu cinsiyeti gibi veriler elde edilir. Kemik gibi sert dokuların durumu görülür ve bunlar dalgalara yansır. Yumuşak dokular beyaz amniyon sıvısı ve benzeri sıvılar siyah görünür. Ekran görüntüsü siyah beyazdır.
Ultrason taramaları yıllardır gebelikte kullanılmaktadır ve doğru olarak uygulanırsa zararı olmadığı gibi pek çok sorunu önceden haber verebilir. Ultrason taramalarında doğum ağırlığı, çocukluk çağı kanserleri, disleksi ya da işitme bozuklukları gibi çocuk sağlık sorunları görülebiliyor. Bebeğin kalp atışı kontrol edilebilir. Bebeğin kaç tane olduğu cinsiyeti görülür, gelişim durumu, doğum tarihi ve zamanı gibi pek çok veri elde edilebilir.
Kaynak.7gunsaglik.com
Zehirli Bitkiler Bizi Nerede Bulur Nasıl Etkiler?
Zehirli sarmaşık, meşe ve sumak Amerika’da ormanlık ve bataklık yerlerde sıkça karşılaşılan bitkiler.
Gerçekten zehirli değiller fakat ciltle temas edildiğinde kaşıntı, kızarmaya yol açan yağlı yapışkan maddeler içeriyor. Giysi veya ciltle temas edilmemelidir. Üzüm meşe ve çalılıklarda büyür bu yerlerden uzak durulmalıdır. Bu sarmaşıklar düz ve çentikli olabilir tüylü yüzeyli ve çok yapraklı olabilirler.
Bu bitkilerle temas ettikten sonra yapışkanımsı bir madde hissederseniz hemen cildinizi ılık su ve sabunla temizleyin. Su yoksa alkollü mendil de olabilir. Bu bölgenizi serin kuru ve temiz tutun. Elbise ve ayakkabınızı iyice temizleyin. Bahçe aletleri ve hortumu da yıkayın.
Belirtiler ciddileşir, döküntüler ve göz yanması görülürse doktora görünün. Doğru teşhis için en doğrusudur. Kaşıntı ve şişliklere karşı ilaç verilebilir. Şişmiş lenf düğümleri, ciddi reaksiyonlar varsa acile başvurulur. Evcil hayvan tüyleri ve derisi de bu maddeleri çekebilir ama onlar kendilerini korur.
Evcil hayvanları çok fazla açıklık yerlerde bitkilerle temas ettirmeyin. Sabun ve soğuk suyla banyolarını yaptırın. Eldiven kullanın. Bu zehirli maddeleri yakmayın aksi halde yanarken çıkan duman göz ve cildi zedeleyebilir. Onları plastik çöp torbasına koyup atın. Özellikle sonbaharda dikkatli olun..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Gerçekten zehirli değiller fakat ciltle temas edildiğinde kaşıntı, kızarmaya yol açan yağlı yapışkan maddeler içeriyor. Giysi veya ciltle temas edilmemelidir. Üzüm meşe ve çalılıklarda büyür bu yerlerden uzak durulmalıdır. Bu sarmaşıklar düz ve çentikli olabilir tüylü yüzeyli ve çok yapraklı olabilirler.
Bu bitkilerle temas ettikten sonra yapışkanımsı bir madde hissederseniz hemen cildinizi ılık su ve sabunla temizleyin. Su yoksa alkollü mendil de olabilir. Bu bölgenizi serin kuru ve temiz tutun. Elbise ve ayakkabınızı iyice temizleyin. Bahçe aletleri ve hortumu da yıkayın.
Belirtiler ciddileşir, döküntüler ve göz yanması görülürse doktora görünün. Doğru teşhis için en doğrusudur. Kaşıntı ve şişliklere karşı ilaç verilebilir. Şişmiş lenf düğümleri, ciddi reaksiyonlar varsa acile başvurulur. Evcil hayvan tüyleri ve derisi de bu maddeleri çekebilir ama onlar kendilerini korur.
Evcil hayvanları çok fazla açıklık yerlerde bitkilerle temas ettirmeyin. Sabun ve soğuk suyla banyolarını yaptırın. Eldiven kullanın. Bu zehirli maddeleri yakmayın aksi halde yanarken çıkan duman göz ve cildi zedeleyebilir. Onları plastik çöp torbasına koyup atın. Özellikle sonbaharda dikkatli olun..Kaynak.7gunsaglik.com.tr,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)